Analiz
NORVEÇ UNIVERSTY OF BERGEN
Dayton Anlaşması
Karanlık günlerdi. Bosna Hersek‘te 1992-1995 yıllarında yaşanan ve çok sayıda masum insanın hayatını kaybettiği kanlı savaşı sonlandıran Dayton Barış Anlaşması, 24 yıl sonra da tartışılmaya devam ediyor.
Süper güç ABD’nin Dayton şehrinde 21 Kasım 1995’te paraf edilen anlaşma, yaklaşık dört yıl süren savaşta silahları susturmuş olsa da getirdiği karmaşık siyasi sistem nedeniyle Bosna Hersek’in kalkınması, ilerlemesi ve kendi meselelerini çözmesi noktasında ayak bağı oluyor.
O dönemler kamuoyunda “son kullanma tarihinin geçtiği” ve “güncellenmesi gerektiği” yorumları yapılan barış anlaşması ve getirdiği sistem, Bosna Hersek’in gelişmesinin yanı sıra Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyelikleri yolunda ilerlemesinde de engel teşkil ediyor.
Dört yıla yakın süren savaşta 2 milyondan fazla insan evlerini terk etti, büyük çoğunluğu sivil 300 binden fazla insan hayatını kaybetti.
Etnik temizlik yapmak isteyen Sırp güçleri, Bosna Hersek’in Prijedor, Visegrad, Foca, Bijelina, Zvornik, Srebrenitsa gibi birçok şehrinde çok büyük katliamlar gerçekleştirdi. Savaşın son yılında, Srebrenitsa ve civarında sadece birkaç gün içinde 8 binden fazla Boşnak sivil katledildi.
Ülkenin batısında ve güneyinde Hırvatlara, doğusunda ve kuzeyinde Sırplara karşı bağımsız Bosna Hersek’i savunan Boşnaklar, ağır silahlarla donatılmış düşmanlarına karşı önemli zaferler de kazandı.
Kanlı bir İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliamların yaşandığı Bosna Savaşı, Dayton Barış Anlaşması ile sona erdi.
Anlaşmanın getirdiği karmaşık yapıda, kanton, entite ve devlet düzeyinde beş başkan (üçü konsey üyeleri), 13 başbakan ve 130’dan fazla bakan bulunuyor. Bu karmaşıklık, birçok kez hükümetler arasında yetki kargaşasına neden oluyor, karar alınmasını zorlaştırıyor.
Basit bir kanunun çıkarılması dahi Sırp, Boşnak ve Hırvat temsilcilerin onayını gerektirdiğinden uzun sürebiliyor. Örneğin, dış politika gibi önemli konularda alınacak kararlar, Devlet Başkanlığı Konseyinin üç üyesinin de uzlaşmasıyla alınabiliyor.
Her şeye rağmen üyelerin mutabık kalamadığı hususlarda herkes kendi görüşünü ortaya atıyor, ama somut bir karar alınamıyor. Mesele Bosna Hersek’in AB’ye üyeliği üç kesimce de destekleniyor, ancak NATO’ya üyelik Sırplar tarafından desteklenmiyor.
Süreç nasıl sonuçlanır bilmiyoruz ama bu bölge Anadolu için de Avrupa için de hep kritik olacak.
Bu Yazara Ait Diğer Makaleler
- Dağıtımda Eşitsizlik Olacak Mı?
- Biden Ne Getirir, Ne Götürür?
- Suudi Arabistan Panikte
- İslam Karşıtlığı Türkiye Karşıtlığı Oldu
- Erivan Pişman Oldu
- Yeni Kaynaklar İçin Geliyorlar
- Pandemi Sonrası Ekonomiler Zorda!
- Kırım Tatarlarını Duyalım Mı?
- “Küresel Aktörler Oyunda”
- Roma Yine Mi Yanacak?
- Batı Kendini Güvende Hissetmiyor
- “Haşdi Şabi’nin Geleceği Ne Olacak?”
- “Mensupları İçin Tek Şans”
- Sahi Arapların Derdi Ne?
- Kuşak-Yol Projesi
- Moritanya’yı Duyuyor Musunuz?
- Suud – BAE Ortaklığı
- Aşırı Sağ Yükseliyor
- Gözler Ukrayna’ya Çevrilmeli
- Para da İngiltere’den Çıkıyor!
- Ukrayna’nın Hedefi Ne?
- BU KONUDA ERDOĞAN’I DESTEKLİYORUM
- YEMEN
- “Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Adına”